ÖZET
Bu araştırmada, saldırgan davranışları olan ergenlere yönelik sistemik aile terapileri kuramlarına dayalı olarak oluşturulan “Şiddet ve Saldırganlıkla Baş Etme” programı ve bu ergenlerin ebeveynlerine yönelik “Şiddetsiz Karşı Koyma” ebeveyn programı uygulanmıştır. Bu programların ergenlerde görülen saldırganlık, anne- babalarının ebeveynlik rolüne ilişkin kendilik algıları, aile ilişkileri ve anne-baba stres düzeyleri üzerindeki etkisi incelenmiştir.
Araştırmanın verileri deney ve kontrol grubunda bulunan öğrencilere uygulanan ‘Saldırganlık Ölçeği’, ve ebeveynlere uygulanan ‘Anne-Baba Stres Ölçeği’, ‘Aile Değerlendirme Ölçeği’ ve ‘Ebeveynlik Rolüne İlişkin Kendilik Algısı Ölçeği’ aracılığıyla elde edilmiştir. Söz konusu ölçekler deney ve kontrol grubu ergen ve anne- babalarına öntest, sontest ve izleme ölçümleri olarak uygulanmıştır. Araştırma verilerinin analizinde SPSS 17 paket programı kullanılmıştır. Bulgular incelendiğinde, ergen ve anne babalarına uygulanan programların ergenlerde görülen saldırgan davranışları azalttığı, ana-babalarının ebeveynlik becerilerini ve aile ilişkilerini geliştirdiği ve anne-baba stres düzeylerini anlamlı derecede düşürdüğü ve bu etkinin uzun süreli olduğu görülmüştür. Bu sonuçlardan hareketle özellikle ergenlere yönelik hizmet veren tüm kurumlarda, bu programların anne-babalarla işbirliği çerçevesinde uygulanması önerilmektedir. Ergenlerde görülen şiddet ve saldırganlık problemlerinin azaltılmasında, yapıcı ve sıcak ilişkilerin kurulduğu aile ortamının oluşturulması ve ebeveynlik becerilerinin geliştirilmesinin faydalı olabileceği düşünülmektedir.
Anahtar kelimeler: Şiddet, saldırganlık, şiddet ve saldırganlıkla baş etme programı, şiddetsiz karşı koyma ebeveyn programı.
Investigating of The Effects of Psycho-Educational Programme That is Applied to Parents and Adolescents Towards Reduction of Aggressive Behavior in Adolescents
ABSTRACT
In this study “a program of dealing with violence and aggressiveness” based on systemic family therapy theories was applied to the adolescents with violent and disruptive behaviors and “Non-violent resistance” parent program for the parents of those adolescents were applied. The effects of these programs on violence shown by adolescents, and family relationships, parents’ perception of parenthood role and stress levels of parents were examined.
The data for the study were obtained by the scales administered to the students and parents in experimental and control groups. The scales were applied to students and parents who were in experimental and control groups as a pre-test, posttest and follow up measures. For the analying of the quantitative data, SPSS 17 program was used. Results showed that aggressive behaviors seen in adolescents were decreased, parenthood skills and the family relationships of the parents were improved, stress levels of parents were decreased significantly, and these effects were prolonged. Considering these results it was suggested that the programs should be used with thecooperation
of parents at all the institutions aimed to help specially for the adolescents and it was considered that it would be helpful to decrease the violence and aggressiveness proble4ms seen in adolescents, to decrease the stress levels of the parents, to establish a family atmosphere where constructive and warm relationships are established and to improve parenthood skills.
Keywords: Violence, Aggressiveness, Nonviolent Resistance Programme, Adolescent Psycho-education Programme.
1 Bu makale, Çukurova Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü tarafından Ocak 2016 tarihinde kabul edilen doktora tezinin bir bölümüdür ve 08-10 Şubat 2016 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirilen INTCESS2016- 3rd International Conference On Education And Social Sciences’ te özet sözel bildiri olarak sunulmuştur.
2 Gazi İlkokulu, Niğde,suatkilicarslan@hotmail.com
3 Çukurova Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık ABD,matici@cu.edu.tr
1. Giriş
Sanayileşme ve bunun sonucu olarak ortaya çıkan kentleşme olgusu aile yaşamını karmaşık hale getirmektedir. Böyle toplumlarda uyum içerisinde yaşayabilmek için bireylerin kendi kendini yönetebilme becerilerinin gelişmesi gerekmektedir. Sağlıklı bir aile ortamı ve etkileşim örüntüsü içerisinde gelişemeyen çocuk güçlüklerle karşılaştığında zaman zaman şiddet ve yıkıcı davranışlar sergileyebilmektedir. Saldırganlık, bireylerin başkalarını incitmeyi amaçladığı her türlü davranış olarak tanımlanmaktadır (Freedman, Sears ve Carlsmith, 1989). Riches (1986), saldırganlığın insanın sosyal çevresini değiştirmek için kullandığı bir araç olduğunu vurgulamaktadır. Freud’a göre saldırganlık, insanın kendine yönelik olan yıkıcı eğilimlerinin dış dünyadaki nesnelere çevrilmesidir (Geçtan, 1992). Adler ise saldırganlığı, kendi ihtiyaçlarını karşılama isteğinden kaynaklanan ve engellenmeler sonucu başvurulan bir dürtü olarak ele almaktadır (Gümüş, 2000).
Ülkemizde son yıllarda aile içinde ve okullarda saldırganlık ve şiddet içeren davranışlarda artış görülmektedir (Kabasakal, 2013). Çocukluk ve ergenlik dönemindeki davranış sorunları; genetik, biyolojik ve sosyal faktörlerin (işsizlik, yoksulluk, anne-babanın düşük eğitim seviyesi, eşler arası çatışmalar, boşanmalar, anne-babalık rolü ve yaşanan stres vb.) yanı sıra aile içindeki olumsuz iletişim örüntüleri ile de ilişkilendirilmektedir. Bu süreçte özellikle anne-baba ve ergen arasındaki iletişim örüntüleri sağlıklı bir biçimde düzenlenerek ve ergenlere davranışlarını kontrol edebilmelerine yönelik bazı beceriler kazandırılarak bu kısır döngünün kırılması söz konusu olabilmektedir (Baltacı, 2011; Özmen,2004).
Ergenlik dönemi, karşılaşılan problemler ve geliştirilmesi gereken çözüm yolları bakımından zorlu yaşam dönemlerinden biridir (Kulaksızoğlu, 2002). Bireylerin ergenlik döneminde karşılaşacağı güçlükler ile daha kolay bir şekilde baş edebilmesi açısından bireysel olarak farkındalıklarının arttırılması, kendine güven duygularının geliştirilmesi, iletişim ve empati becerilerinin geliştirilmesi, kaygıyla baş edebilme, öfke duygularıyla olumlu bir biçimde baş edebilme ve çatışma çözme becerilerinin geliştirilmesi gibi konularda kimi zaman desteğe ihtiyaçları olabilmektedir. Bu destek ergenin ailesinden, yasadığı sosyal cevreden gelebilirken; bazen de çeşitli psikolojik danışma ve rehberlik hizmetleri bu desteği sağlayabilmektedir (Gündoğdu, 2009). Dodge ve Frame (1982) ve Farrington (1991) saldırganlık ve şiddet gibi olumsuz davranışları çözmedeki en temel engelin öğrencilerin çatışma çözme, problem çözme ve iletişim gibi yaşam becerilerindeki yetersizlikleri olduğunu ifade etmektedirler.
Bu süreçte anne baba ve ergen arasında ilişkilerin yapısı ve etkileşim biçimi de çok önemlidir. Anne-babaların tutumlarının çocukların davranış sorunlarının oluşumundaki etkisi göz önüne alındığında, davranış sorunlarına müdahalede çocuklarla birlikte anne-babaların davranışlarının biçimlendirilmesinin de gerekliliği ortaya çıkmaktadır (Arkan ve Üstün, 2009). Bu araştırmada şiddet ve saldırganlık, sadece bir birey sorunu olarak değil, aynı zamanda bir aile ve ailenin de içinde bulunduğu toplumsal ve kültürel bir yapı sorunu olarak ele alınmaktadır.
Saldırganlık içeren yıkıcı davranışları olan ergen çocuklara sahip ebeveynler, çocuklarının alacağı beceri eğitimlerinin yanı sıra kendileri de katılacakları eğitim ve destek programlarından yararlanabilir ve aile içi etkileşimlerinde olumlu yönde değişiklikler sağlayabilirler. Anne baba eğitimi; anne ve babaya çocuğun gelişimi, aile ilişkileri, anne baba tutum ve davranışları gibi konularda gerekli bilgi, tutum ve becerilerin sistemli bir biçimde kazandırılmasıdır. Anne baba eğitiminin temel amacı; anne babaların özgüvenini geliştirmek, olumsuz tutum ve davranışlarını değiştirmek, anne babaları çocuk gelişimi ve eğitimiyle ilgili konularda bilgilendirerek desteklemek ve bu yolla ebeveyn çocuk
etkileşimini artırmaktır. Dolayısıyla anne babaların çocuklarına karşı olumlu tutum geliştirebilmeleri, anne baba olmanın önemini anlamaları, çocuklarıyla sağlıklı iletişim kurabilmeleri ve çocuklarının eğitiminde etkin rol oynayabilmeleri anne babalara verilen eğitimle sağlanabilmektedir (Çağdaş ve Seçer, 2006).
Alan yazın incelendiğinde ülkemizde ve dünyada ergenlerde görülen şiddet ve saldırganlıkla baş etmeye yönelik bir çok program olduğu görülmektedir. Bireysel düzeydeki programlardan bazıları; okul temelli sosyal gelişim programları, yaşam becerileri eğitimi, çatışma çözme becerileri eğitimi, öfke yönetimi, problem çözme becerileri eğitimi, iletişim becerileri eğitimi, akran eğitimi gibi okul temelli programlardır (Özmen, 2004; Duran ve Eldeleklioğlu, 2005; Smeijsters ve Cleven, 2006; Fong, 2006; Uysal, 2006; Tekinsav-Sütçü,
2006; Ando, Asakura, Ando ve Simons-Morton, 2007; Akdeniz, 2007; Güner, 2007; Horne,
Stoddard ve Bell, 2007; Gültekin, 2008; Karataş ve Gökçakan, 2009; Gündoğdu, 2009; Yavuzer ve Üre, 2010; Taner-Derman, 2011; Bedel ve Arı, 2012; Türk, 2013). Bir diğer grupta; ev ziyaretleri, aile eğitimleri, aile terapisi gibi aile katılımını hedef alan aile temelli programlar yer almaktadır. Uluslararası alan yazındaki meta-analitik çalışmalar incelendiğinde, öğrenci ve ailelere yönelik önleme ve müdahale programlarının saldırganlık ve şiddet davranışlarını azaltmada etkili yöntemler olduğu ve saldırganlığı olan çocuk ve gençler için olumlu sonuçlar sağladığını ortaya koymaktadır (McCart, Prienter, Davies ve Azen, 2006; Scheckner, Rollin, Kaiser-Ulrey ve Wagner, 2002; Sukhodolsky, Kassinove ve Gorman, 2004; Şahin & Kalburan, 2009; Wilson, Gottfredson ve Najaka, 2001; Wilson ve Mark, 2007). Bacıoğlu (2014)’nun yapmış olduğu meta-analitik çalışmada Türkiye’de şiddet ve saldırganlığın azaltılmasında önleme ve müdahale programlarının çok olumlu etkilerinin olduğunu göstermektedir.
Özetle, saldırgan ve öfkeli davranışlar, ülkemiz için önemli toplumsal problemlerdendir. Bu sorunun erken ve en etkili biçimde çözülebilmesi için müdahale çalışmaları gerekmektedir. Bu bağlamda ergenlere yönelik okul temelli önleme programlarının ve saldırgan davranışlara sahip çocukları olan anne-babaların aile içi etkileşim becerilerinin geliştirilmesine yönelik psikoeğitim destek programlarının çok önemli olduğu düşünülmektedir. Özellikle, bu tür psiko-sosyal destek programları ergenlik döneminde saldırgan davranışları artmış çocukları olan ebeveynlerin yaşamış oldukları çaresizlik duyguları ve stres ile baş etmede, ebeveynlik ve aile içi etkileşim becerilerini artırmada, öğrencilerin sağlıklı gelişimlerine katkıda bulunmada ve ebeveynlerin anne-baba-ergen arasında yaşanan sorunlarla daha kolay başa çıkabilmelerinde yardımcı olabilmektedir. Ülkemizde ergen bireylerde görülen şiddet ve saldırganlık içeren davranışları önleme ve müdahaleye yönelik program ve araştırmaların sayıca az olduğu, anne-baba ve ergenlerin bütüncül bir bakış açısı ile birlikte ele alındığı araştırmaların ise olmadığı ve aile süreçlerini birlikte ele alan araştırmalara ihtiyaç olduğu düşünülmektedir.
Bu amaçla, bu çalışmada lise örgencilerine yönelik saldırgan davranışların azaltılması amacıyla hazırlanmış olan ‘Şiddet ve Saldırganlıkla Baş Etme Programı’nın ve bu öğrencilerin anne-babalarına yönelik aile içi ilişkilerin geliştirilmesi, ebeveyn rolüne ilişkin kendilik algılarının arttırılması ve anne-baba stres düzeyinin azaltılmasını amaçlayan ‘Şiddetsiz Karşı Koyma’ ebeveyn programının etkililiğini incelemek bu araştırmanın problemini oluşturmaktadır.
2. AraştırmanınAmacı
Bu araştırmanın amacı, ergenler için hazırlanan ‘Şiddet ve Saldırganlıkla Baş Etme Programı’ ve şiddet ve yıkıcı davranışları olan ergenlere sahip ebeveynlere yönelik geliştirilmiş olan ‘Şiddetsiz Karşı Koyma’ ebeveyn programının; ergenlerin saldırganlık içeren tutum ve davranışlarının azaltılması, ergen-ebeveyn arasında aile içi ilişkilerin geliştirilmesi, anne-babaların ebeveynlik rolüne ilişkin kendilik algılarının geliştirilmesi ve ebeveyn stres düzeyininazaltılmasıdır.
Araştırmada, probleme dayalı olarak programların etkililiğine ilişkin geliştirilen denenceler aşağıda yer almaktadır.
Denence 1: Şiddet ve saldırganlıkla baş etme programının uygulandığı deney grubu öğrencilerinin, kontrol grubu öğrencilerine göre ‘Saldırganlık Ölçeği’nden aldıkları sontest puanları öntest puanlarından anlamlı düzeyde düşüktür ve bu fark üç ay sonra yapılan izleme ölçümünde de devam etmektedir.
Denence 2: Şiddetsiz karşı koyma programının uygulandığı deney grubu ebeveynlerinin kontrol grubu ebeveynlerine göre ‘Ebeveynlik Rolüne İlişkin Kendilik Algısı Ölçeği, Rol Doyumu, Yeterlik, Yatırım ve Rol Dengeleme Alt Boyutlarından aldıkları sontest puanları öntest puanlarından anlamlı düzeyde yüksektir ve bu fark üç ay sonra yapılan izleme ölçümünde de devam etmektedir.
Denence 3: Şiddetsiz karşı koyma programının uygulandığı deney grubu ebeveynlerinin kontrol grubu ebeveynlerine göre ‘Aile Değerlendirme Ölçeği’nden aldıkları sontest puanları öntest puanlarından anlamlı düzeyde düşüktür ve bu fark üç ay sonra yapılan izleme ölçümünde devam etmektedir.
Denence 4: Şiddetsiz karşı koyma programının uygulandığı deney grubu ebeveynlerinin kontrol grubu ebeveynlerine göre ‘Anne-Baba Stres Düzeyi Ölçeği’nden aldıkları sontest puanları öntest puanlarından anlamlı düzeyde düşüktür ve bu fark üç ay sonra yapılan izleme ölçümünde devam etmektedir.
3. Yöntem
AraştırmanınModeli
Bu çalışmada, deneysel desen türlerinden biri olan “öntest-sontest kontrol gruplu (ÖSKD)” yarı deneysel bir model kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubu, Adana’da bir ortaöğretim kurumunda 2014-2015 eğitim-öğretim yılında öğrenimlerine devam eden ve ‘Saldırganlık Ölçeği’ (SÖ) puanları ortalamanın üzerinde olan, araştırmaya katılmaya gönüllü dokuzuncu, onuncu ve on birinci sınıf öğrencileri ve onların ebeveynlerinden oluşmuştur. On ikinci sınıf öğrencileri mezun olma aşamasında olmaları, üniversite sınav hazırlığı içerisinde olmaları ve uygulanacak psikoeğitim programı sonrası izleme ölçümlerinin de yapılacak olması nedeniyle araştırma dışında bırakılmıştır. Saldırganlık Ölçeği, 9. 10. ve 11. sınıflardan toplam 696 öğrenciye uygulanmıştır. Ön ölçümler sonucunda SÖ puan ortalamaları 110 ve üzeri olan yüz on öğrencinin araştırmaya katılmaya uygun olacağı görülmüştür. Bu yüz on ergen ve ebeveyni arasından araştırmaya katılmaya gönüllü 17 ergen ve 17 ebeveyn olmak üzere toplam 34 ergen ve 34 ebeveyn deney ve kontrol gruplarına atanmıştır. Ön ölçümlerin yapıldığı öğrencilerin sayıları, aritmetik ortalama ve standart sapma değerleri, minimum ve maksimum değerleri Tablo 1’de yeralmaktadır.
Tablo 1.Saldırganlık Ölçeğinden Elde edilen Puanların Aritmetik Ortalama, Standart Sapma ve Sayı Genişliği
Ölçek | N |